TITLE

DESCRIPTION

Feri

FERİ
Kadının üzerine uzun ince bir gölge düştü.
“Burası boş mu acaba?” diye sordu ne tok ne ince, tam ayarında bir erkek sesi.
Arkasından güneş vurduğundan adamın yüzünü seçemedi Nilüfer. Cevap vermeden önce sesin tonunu, hızını, tanıdık olup olmadığını yokladı. Adamı kimseye benzetemedi. Yine de tanıdık bir şeyler vardı bu seste. Adam kadının tereddüdünden, sorusunun anlaşılmadığını düşünmüş olacaktı ki, yavaşça yere doğru çömeldi.
Gördüklerinden zihnine akanları yavaşlatabiliyordu Nilüfer. Ağır çekimdeymiş gibi sırasıyla; siyah, boru kesim kot pantolon içindeki uzun ve biçimli bacaklarını, siyah tişörtü içindeki yapılı ama ince kaslı omuzlarını, erkeksi çenesini, gülümsediğinde sol yanağında beliren gamzesini ve beyaz dişlerini seçti adamın. Yüzleri umulmadık bir yakınlıktaydı şu an. Duruşu ve direkt davranışı, adamın niyetine dair bir şey söylemişti Nilüfer’e. Vakit kazanıp, o anın tadını çıkarmak için, bakışlarını gözlerine çevirmeden oyalanmayı seçti. Gözbebeklerine baktığı an, adamın adı dışında onun hakkında, yanılma payı olmaksızın pek çok şeyi ezberden söyleyebilecekti.
Onun uzmanlık alanıydı gözler ve gözlerin feri yıllardır. Onlara bakar, onları gerçekten görür, ama en çok da dinlerdi. Gözler konuşurlardı onunla. Bu yaşına kadar gözler üzerinden yaptığı her tahmin denemesi başarılı olmuştu. Çevresindeki ağızlardan çıkanla gözlerin anlattığının uyumlu olmadığı durumları hemen anlardı Nilüfer. Annesiyle babasının ayrılacaklarını, ilk aşık olduğu genci en yakın arkadaşına kaptırışını, köpeğinin hasta olup öleceğini hep bakışlardan anlamıştı.
Başkalarında gördüğü hakikati, kendi gözlerinde göremiyordu Nilüfer. Aynaya bakmaya cesareti olduğunda kendi gözleri de onunla konuşmaya çalışır, sakladığı her bir duyguyu açığa verirdi. Dışı gülerken içinin ağladığını, korkarken cesurmuş gibi davrandığını, arkada cızırdayan bir plak gibi bastırdığı tüm duygularını teker teker ele verirdi. Bir an durup, zihnini sustursa ve gözlerini gerçekten dinlese, onlar o an neye ihtiyacı olduğunu fısıldayacaktı ona.
Gözlerdeki ferse, kişinin en derin arzularını dile getirirdi. Arzu ne kadar yoğunsa, fer o kadar harlı yanardı. Ferin yatağı içinde en çok parladığı zamanlar, insanların sırrını açığa en çok vereceği, kendilerini en canlı hissettikleri anlara denk düşerdi. “Buradayım, canlıyım, merak ediyorum, arzu duyuyorum, istiyorum, yaşıyorum…” derdi ferleri insanların.
Nilüfer bakışlarını yavaşça adamın yanağındaki gamzesinden, deniz mavisi gözlerine doğru kaldırdı. Ege Denizi tüm berraklığıyla adamın bakışlarında dalgalanıyordu. Gözlerinin feri Nilüfer’e geçmişteki tecrübelerinden hiçbir tanıdık duyguyu taşımıyordu. Bakışları Nilüfer’le konuşmuyor, aksine ona cevaplamaktan korktuğu sorular soruyordu. Tanıdık olduğu kadar yabancıydı adam. Nilüfer onun gözbebeklerinde kendi yansımasını seçti. Göğsü sıkıştı, oturduğu yerde buz kesti. Kendi sesine benzemeyen bir kadın sesi: “Yanımdaki koltuk dolu” dedi, oraya kimsenin gelmeyeceğini bile bile.
Bakışlarındaki ışık yavaşça gölgelendi. Gözlerinin feri sustu.

Elvan Kurşun
Şubat 2022 İstanbul

İletişim

Adres: Bağdat Cad. Tuğrul Sk. Ümit Apartmanı No: 6 / 2 Selamiçeşme KADIKÖY İSTANBUL
E-posta: [email protected]

Harita